tutturmak

tutturmak
tutturmak, yakalatmak II, 174

Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • tutturmak — i, e 1) Tutmasını sağlamak 2) nsz Bir işe başlayıp sürdürmek, bir şeyi yapmakta olmak Urumeli Hisarı na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum. O. V. Kanık 3) nsz Aklına koyup direnmek, ısrar etmek Sakal diye tutturmuş, başka laf dinlemiyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağıt yakmak (veya düzmek veya tutturmak) — ağıt söylemek Çadırı önünde, kanlı gömleği ortaya alıp ağıt yaktılar sabaha kadar. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir yol tutturmak — bir davranış, bir tutum biçimi belirlemek Herkes bir yol tutturmuş kendince / Bir düzen kurmuş iyi kötü. B. Necatigil …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gazel tutturmak — yüksek sesle şarkı veya türkü söylemek Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şarkı tutturmak — bir şarkının sözlerini veya sadece bestesini seslendirmek Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • türkü tutturmak — türkü söylemek Dikişine başlarken güzel bir türkü tutturmuştu. R. Enis …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • puan tutturmak — 1) gereken sayıda puan kazanmak 2) sınavlarda istenen yere girebilmek için gerekli puanı elde etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işi işe tutturmak — bir yerde birkaç işi bir arada görmek …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • iliştirmek — i, e 1) İlişmesini sağlamak Seni bahçeye bir kenara iliştiririz. F. R. Atay 2) Bağlamak, tutturmak, eğreti takmak, hafifçe tutturmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mandallamak — i 1) Kapı, pencere kanadını mandalla tutturmak 2) Çamaşırı mandalla tutturmak 3) Telsizlerde konuşmaları anlaşılmaz duruma getirmek için sürekli olarak düğmelere basmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”